Plaklar vardı. 45 lik 33 lük ve 7 şarkılık longplayler. Çocukluğum Dağlar Kızı Reyhan' ı dinleyerek geçti ama genede yabancı müzik severim.
19/11/2008 : 23:39:23 de yazıldı. Bu yazının ilk yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
80' ler . . .
80' ler . . .
Laklak diye bir oyuncak vardı. parmağa geçirilen bir yüzükteki iki bir
karışlık ipte asılı pinpon topu büyüklüğünde sert top. Bileğe bir bez
sarılır ve toplar bir yukarda bir aşağıda birbirine çarptırılırdı.
Herkesin bir tane olmak zorundaydı.
19/11/2008 : 23:36:14 de yazıldı. Bu yazının ilk yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
80' ler . . .
Televizyonların önüne konan renkli camları, kafalar sarı elbiseler yeşil ayakların da kırmızı göründüğünü,
Her
evde televizyon kapatma prosedürünün farklı olduğunu,önce regülatör
sonra tv ardından fişi çekme sırasının her evde evin babasının
tespitlerine göre değişik olduğunu,
TRT nin FM bandındaki tek
kanal olan istasyonunda tüm ülkeye her gün mutlaka bir kaç saat klasik
müzik dinletildiğini de ben ekleyeyim.
Ben bu sonuncuya çok
takılmıştım düşünün tek bir radyo istasyonunuz var oradada bilmemne
flormoni orkestrası yayını var. Yarın radyoyu açtığınızda bütün
istasyonların olmadığını kalan tek istasyondanda bir adamın arya
söylediğini hayal edin bunun günlerce sürdüğünü düşünün
dayanabilirmisiniz. Yıllardır klasik müzik fobisinden hiç kurtulamadım.
Belki de sevme ihtimalim vardı oysa ki !!
15/11/2008 : 07:27:22 de yazıldı. Bu yazının ilk yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Editörlerin Muhteşem Dönüşü
Ülkemizde birçok Ukraynalı doç dr. hanım var hatırlatırım. Çok da bilimsel bazı bilgiler yani . . . !?
Tıp ta o kadar ilerlemişlerki (?!) doktorları dünyayı dolaşmaya başlamış....
Ama
ben internette endive bitkisinin ne olduğunu araştırken tesadüfen bir
yemek forumunda okumuştum. Ukraynada yaşayan bir Türk hanımın yazdığı
bir yazıydı.
13/11/2008 : 01:22:18 de yazıldı. Bu yazının yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Editörlerin Muhteşem Dönüşü
Sen gene Çinlileri bil. Ukraynanın bu konuda bir numarası yok.
13/11/2008 : 01:23:14 de yazıldı. Bu yazının yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Editörlerin Muhteşem Dönüşü
Çok karışık olmuş. Üçünü karıştırıp içseydiniz desek olmaz. En iyisi
nane ve limonlu suları karıtırıp nane-limon suyu yapmak mümkün.
Hakikaten çok komik olmuş . . . .
10/11/2008 : 00:27:28 de yazıldı. Bu yazının yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Editörlerin Muhteşem Dönüşü
Frenk üzümü diye çalı formunda bir bitki var. Bunun kırmızı meyvelisini
buluyorsun meyvelerini taze olarak alıyorsun. Üzüm tanelerinden şurup
çıkarıyorsun sık suyunu çıkar şekerle karıştır veya reçel yapar gibi
koyu şurup çıkar. Taze meyvenin suyunu hafif ılık ve şekerli içince
nefes açılıyor. Midede bir rahatlama oluyor hafif terleme ve böbreklerde
hızlı çalışma başlıyor. Hamilelikte tüketilmemesi konusunda bir
araştırma yazısı okudum. Frenk üzümüne benzeyen epey bitki var. Ribes
alt familya adı. Bir de kırmızı üzümlüsü olacak.
08/11/2008 : 13:55:56 da yazıldı. Bu yazının yazıldığı orjinal sitedeki başlığın tamamını görüntülemek için tıklayın.
Editörlerin Muhteşem Dönüşü
Güzel site.
Ama asıl güzellik internette tabiki.
Mucizevi birşey.
Global
bir kültür oluşuyor. Örneğin Kanadadaki vergi sistemini öğrenmenin en
kolay yolu. Pat diye biri size anlatıveriyor bir çırpıda
öğreniveriyorsunuz.
Koniks insanlara gerçekleri anlatıyor,
yazarlar sayesinde. Paraya sıkışan acaba bu işin çıkış yolu nedir ki
diye saldırıyor internete. Tabi en başta hemen buluveriyor Koniks i . . .
Bir de bakıyorki o kadar basit değil herşey , üstelik o kadar korkunç
da değil. Bunları anlıyor rahatlıyor. Asıl yapması gerekeni yapmaya
başlıyor. Bedava para aramayı bırakıyor. Bu arada artan kültürü de
cabası . . .
Mutlaka linklerden merak edip gelenlerde var.
Onlardan da takılıp kalan çok kardeşimiz var. Benim iki amacım var
mesela , bir yazıp rahatlamak iki öğrenip araştırmak.
Bir
zamanlar sayfalar dolusu yazı yazardım. Fotoğraf çekmek gibi , aklımdan
geçenleri unutmayayım diye. Sonra iş güç bir koşuşturma başladı. Zaman
kalmadı ne okumak ne de yazmak hepsi hayal oldu. Kelime dağarcığı
daraldı. Ufuklar kayboldu , dünya ayaklarımızın etrafında küçüçük bir
yer haline geldi. Koca dünya , engin ufuklar. Hepsi yok oldu gitti.
Buradan dünyanın her yeri görünüyor. Buradan hedef alınca dünyanın